Horlama ve Uyku Apne Sendromu

Horlama ve uyku apnesi

Horlama, toplumda çok sık rastlanılan sosyal bir olay olup, birçok olguda ciddi sorunlar yaratabilir, hatta potansiyel ölümcül olabilen ‘uyku apnesi’ ile birlikte olabilir.

Basit horlama, toplumda çok daha sık görülen bir yakınmadır. Erkeklerin %53’ünün, kadınların %38’inin ara sıra, yine erkeklerin %31’inin, kadınların ise %19’unun alışkanlık şeklinde devamlı horladığı saptanmıştır.

En az 10 saniye süre ile ağız ve burundan hava akımının durması olarak adlandırılan ‘apne’, santral ve tıkayıcı olmak üzere ikiye ayrılır. Santral apnede solunum yolunun uyarılmaması söz konusudur. Daha sık rastlanılan tıkayıcı apnede ise, birlikte batın ve göğüs solunum eforu vardır. Eğer hastanın apne ve hipopnelerinin (kan oksijen saturasyonunun azalması) saatlik ortalaması 5’den fazla ise biz bunu ‘uyku apne sendromu’ olarak adlandırıyoruz.

Uyku apne sendromu, özellikle kardiovaskuler ve serebrovaskuler hastalıklar için risk teşkil eder. Basit horlama sadece sosyal bir hastalık olup tedavisi isteğe bağlıdır. Fakat uyku apne sendromu, çok ciddi hastalıklara ve hatta ölüme sebep olduğu için mutlaka tedavi gerektirir.

Uyku apne sendromu 40-60 yaş arası erkeklerde daha sık görülür. Özellikle kilolu, boyun çevresi ve karın bölgesi yağ birikimi olanlarda daha sık görülür.

Üst hava yolunu daraltan tüm patolojiler uyku apne sendromuna neden olabilirler. Erişkinlerde burun, yumuşak damak, küçük dil, bademcik ve dil kökü sorunları, çocuklarda ise geniz eti ve bademcik sorunları en sık nedenlerdir.

En sık yakınma horlamadır. Fakat horlayan kişilerin çoğunda uyku apne sendromu olur, yatak arkadaşının veya ev halkının yakınması olarak dikkati çeker. Hasta yakını tarafından uyku sırasında sık sık nefesinin kesildiği ve öleceğinden korkulduğu ifade edilir. Ayrıca hastalar gün boyu uyuklama, yorgunluk, performans düşüklüğü ve cinsel güçsüzlükten şikayet ederler.

Hastalığın tanısı için; kulak, burun, boğaz ve baş boyun muayenesi yapılarak, tüm üst hava yolları endoskopla değerlendirilir. Uyku apnesinin derecesi polisomnografi ile değerlendirilmelidir.

TEDAVİDE AMAÇ, HORLAMANIN VE GÜNDÜZ UYUKLAMALARININ ORTADAN KALDIRILMASI, ORTAYA ÇIKACAK PROBLEMLERİN VE ÖLÜM RİSKİNİN AZALTILMASIDIR. BUNUN İÇİN FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ VARDIR. BİR HASTA İÇİN BİRDEN FAZLA YÖNTEM GEREKEBİLİR.

Öncelikle neden olan faktörler ortadan kaldırılmalıdır. Uyku hijyeni düzeltilmelidir. Sırt üstü yatma, olayı provake ettiği için engellenmelidir. Bunun için hastanın gece yatarken kullandığı pijamanın arkasına tenis topu dikmek çözüm olabilir. Hastanın kilo vermesi tedavinin çok önemli bir parçasıdır. Hipotiroidi, akromegali gibi birçok hormonal hastalık uyku apnesi yaratacağı için tedavi edilmelidir.

Alerji, burun polipleri, deviasyon gibi burun tıkanıklığına neden olan hastalıklar mutlaka tedavi edilmelidir. Çocuklarda geniz eti ve büyük bademcikler, erişkinlerde küçük dil ve yumuşak damak sarkmaları, cerrahi, laser, rayofrekanstan yöntemlerinden hangisi uygun ise onunla tedavi edilmelidir. Hastalığın şiddetine ve kaynaklandığı yere göre tedavi seçimi daha doğrudur.

Birçok hastada ‘dil kökü’ olayın odak problemi olabilir. Bu durumda, dil köküne yönelik cerrahi uygulanmalıdır.

Uykuda kollapsa neden olan üst solunum yollarındaki negatif basıncın yenilmesi için, ‘NCPAP cihazı’ ileri derecede apnelerde tercih edilir. Ancak, birçok hasta bu cihaza uyum sağlayamadığı için kullanamamaktadır.

Cerrahinin ve NCPAP’ın kullanılamadığı birçok durumda ağız içi apereyler kullanılabilir.

Sonuçta uyku apne sendromu çok iyi değerlendirilerek, hasta için en uygun yöntem tespit edilmelidir.